Upanişad Felsefesi (isha upanishad)

0

Tanrı herşeyi kaplamıştır.  Bu kısa ama değerli upanişad, vedanta felsefesinin temel fikirlerine çok özlü bir bakış sunuyor. Atmanın doğası ve niteliklerini,  bunu bilenlerin ahlaki tutumunu ve bu hayattan sonrasını açıklıyor. Tanrının tüm evreni ve içindeki varlıkları kapladığıyla ilgili kesin beyanın yanı sıra başkalarının mal mülküne göz koymak, imkanları ölçüsünde yaşamaya çalışıp muhtaçlara yardım etmek hakkında bildirdikleride insanlar için temel birer ilke olarak değerlendirilebilir.
Yeryüzünde hareket eden ne varsa, her şey Tanrıda saklıdır. Ancak tüm bunları teslim ettikten sonra bir şeyin mutluluğu yaşayabiliriz. Kimsenin zenginliğine göz koymayın. İnsan yüz yıl yaşamak,  ister yapmak ister,  istediği ona verilecektirde ama ancak şu şekilde, yaptığı iş ona yapışmayacak. Asuraların alemleri kör karanlıkla çevrilidir.  Benlerini yok etmiş gerçek ben'inin bilgisine erişmeksizin işler yapanlar öldükten sonra o âlemlere giderler. O ben hareket etmez ama düşünceden tezdir. Devalar(duyular)  ona hiç ulaşamadılar.  O hep önlerinden gitti.  O yerinde durur, ama koşanları yakalar. Matarişvar (yel, hareketli ruh)  ona kudret bağışlar.  O hem hareketlidir. Hem hareketsiz, hem uzaktır, hem yakın herşeyin hem içindedir, hem dışında. Ben'de tüm varlıkları  ve tüm varlıklarda ben'i görenler ondan hiç bir zaman yüz çevirmezler.  Anlayan kimse için ben, herşey olmuştur.  O birliği bir kere gören için ne üzüntüsü, ne sıkıntısı olabilir.? Aydınlık, maddesiz, yara beresi ve kası olmayan, saf, kötülüğün değmediği 'Ben' (Öz)  herşeyi kuşatmıştır. Gören, bilen, her an her yerde var olup varlığı kendinden olan o, herşeyi sonsuz yıllar için yerli yerine koymuştur.  Gerçek bilgiye eriştiğini sananlar ise daha büyük bir karanlığa girerler.  Denirki,  bir şey gerçek bilgiden gelir.  Başka birşey bilgi olmayandan. Bize bunu öğreten ariflerden böyle işittik biz.  Aynı anda hem bilgiyi hem bilgi olmayanı bilenler,  bilgi olmayan marifetiyle ölümü yener ve bilgi marifetiylede ölümsüzlüğe ererler. Gerçek neden olmayana tapan herkes kör karanlığa girer. Gerçek nedene vardığını sananlarda daha büyük bir karanlığa girerler.  Denirki, bir şey nedenin bilgisinden gelir, başka birşey neden olmayanın.  Bize bunu öğreten ariflerden böyle işittik biz.  Aynı anda hem nedeni, hem yıkımı(fani beden)  bilenler yıkım marifetiyle ölümü yener ve gerçek nedenin bilgisi marifetiylede ölümsüzlüğe ererler. Hakikatin kapısı altın bir kursla örtülmüştür. Aç ki onu, ey puşan, hakikatin doğasını görebilelim.  Ey puşan, yegane gören, yama (yargıç)  ,surya (güneş), prajapatinin oğlu, ışınlarını yay ve onları topla!.  Ey aydınlık biçimin olan ışığını görüyorum. O güneşteki kişi neyse bende oyum.
Nefesini havaya ve ölümsüz olana ver. Ve şu bedenim küllerde son bulsun. Om.  Ey zihin, hatırla, yaptıklarını hatırla, Ey zihin hatırla yaptıklarını hatırla!
Agni,  bizi hayırlı bir yoldan mutlak saadete ulaştır. Her şeyi bilen,  sen,  ey Tanrı! , uğursuz kötülüğü bizden uzak tutki sana tam övgülerimizi sunalım.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)
To Top